15 Kasım 2015 Pazar

Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi

Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi oyun afişi, Oyun Atölyesi, 31 Ekim 2015.
Fazıl Say'ın seçim sonrası çizdiği çerçeveye katılıyorum. Kendi açımdan aynı yolu izleme taraftarıyım. Ve buyrunuz 31 Ekim'de gittiğimiz bir başka oyuna...

Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi. Öteki hikayeleri, madalyonun öteki yüzünü ya da öteki düşünceleri daima önemsedim. Önyargıdan hep çekindim, diğer yüzleri araştırma gayretinde oldum. Etiketlemekten kaçtım, etiketleyenleri ya da etikete göre pozisyon alanları da daima anladım. Yanıldığım oldu mu? Elbette ki olmuştur; yüzde yüz eminlik de yanılgıya düşmekle eş bana göre. 

Annem, Bilginer'in tiyatrosuna uzun süredir gitmek istiyordu. En son hep beraber canımız Nurhan Damcıoğlu ile mi gittik ne? Hatta ben arabayı kullanırken trafiği yarmak amacıyla Nurhan'ın kornaya abandığı sahnelerde de biz bir oyun çeviriyorduk sanırım. 

Oyun Atölyesi'nin internet sitesinde son sırada kalan birkaç biletten üçünü aldım. Bize bu aktivitede Esra da eşlik etti, güzel bir akşam geçirdik. Arabayla karşıya geçtik. Şanslıydık cumartesi akşamı Oyun Atölyesi'nin yakınında bir otoparkta yer bulabildik. Oyunun başlamasına daha süre olduğundan, tiyatronun kafesinde kötü şeylerle (tabii ki patates ve hepsi kızarmış diğer şeyler) biralarımızı yudumladık.
Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi'nde Betty rolünde Ayça ve Bobby rolünde Salih. Oyun Atölyesi, 31 Ekim 2015.
Aslında iki kardeş gidilesi bir oyunmuş. Can'la gitsek epey bir anlamlı olurmuş. Gerçi bizim aramızda sır yok ama olsun. Bu bir Neil LaBute hikayesi ve birbirlerinden ne kadar farklı olsalar da hayatın bir şekilde birlikte kalmaya zorladığı bir abla-kardeşi anlatıyor.

Abla Ayça Bingöl, kardeş ise Salih Bademci tarafından canlandırılıyor. Ayça Bingöl'ü anlatmaya gerek yok. Salih Bademci'yi ise birkaç kez Ulan İstanbul dizisinde izlemiştim. Dizilere bağlanamayan ben fena bulmamıştım izlediğim bölümlerini ama ne oldu? Bitti herhalde. 

Amerikan tiyatrosunun ajan provokatörü olarak nitelendirilen yazar Neil LaBute, provokatif anlatımı seviyor. İyi ki de seviyor, seyirciye iyi görüneyim diye bir kaygısı yok. Laylay bir ortam ve bol gülme ihtiyacınız varsa, bu oyuna gitmeyin. Zira komik ögeler barındırsa da LaBute'ın 2011 yılında yazdığı bu oyunun zorlayıcı bir tarafı olduğu da gerçek.
Hansel ve Gretel'in Öteki Hikayesi'de Salih Bademci & Ayça Bingöl. Oyun Atölyesi, 31 Ekim 2015.
Oyun, fırtınalı bir akşamda iki kardeşin, ablanın kardeşi çağırdığı orman evinde buluşması ile başlar. Betty, sanat fakültesi dekanıdır. Kardeşi Bobby ise orta halli marangoz. Birisi entellektüel, diğeri maço kanadı temsil eder gibidir. Betty'nin kardeşini çağırma nedeni, öğrencilerinden biri olan kiracısının bıraktığı kitapları kolilemesi için yardım etmesidir. Ama iki kardeşin geçmişi çok sorunludur; her bir araya gelişlerinde didişirler ve yine öyle olur. Gök gürültüleri altında edilen kavga derinleştikçe bazı şeyler su yüzüne çıkmaya başlar: Bobby, Betty'nin bu sözde kiracı ile gönül ilişkisini ortaya koymuş olur. Böylelikle, bir anda evli ve iki çocuklu Betty'nin hiç beklemediğimiz bir yüzünü görürüz. O zamana kadar oyunda yapıştırdığımız tüm etiketlerin ve varsayımlarımızın alt üst olduğunu fark ederiz.

Oyun 'ahlak' kavramını epey bir tartışıyor. Aslında Bobby'nin tüm maçoluğu, hatta homofobikliğine rağmen, ahlak kurallarına nasıl bağlı olduğunu ve ablası ile keşfettikleri karşısında nasıl ikileme düştüğünü izliyoruz. Ablasının ise tüm göz alıcı ve hayranlık uyandırıcı hayatına rağmen nasıl mutsuz olduğunu ve hayatın onu nasıl esaslı bir yalancı haline getirdiğini görüyoruz. Yine de kan bağı oldukça etkilidir ve Bobby kendisini çok yalnız hisseden ablasını sarar sarmalar ve onu anlamaya çalışır. Sonuçta 'gerçek' dediğimiz şey de suya düşer, zira herkesin gerçeği başkadır.

Salih Bademci
Dekor çok yerindeydi. Ayça Bingöl hamile hamile iyi performans sergiledi, oyun gereği bile olsa sigara içmeyeydi iyiydi. O kadar şiddetli sahnelere de karnındaki ikiz bebekler 'N'oluyo ya dünya niye bu kadar hareketli?' dememişlerdir umarım. Salih Bademci'nin oyunu bana Ayça Bingöl'e göre daha gerçek geldi. Oyunun yönetmeni Ali Altuğ, Ayça Bingöl'ün eşi bu arada.

Gidin izleyin diyorum ama acele edin son oyunlar bunlar, Kasım sonu itibariyle bitiyor. E izin verelim Ayça Bingöl biraz da sessiz hamilelik geçirsin, değil mi ama? Oyun yaklaşık 90 dakika ve tek perde.

Neil LaBute bu aralar ülkemizde meşhur. İKSV Salon'da Some Girl(s) (Özel Kadınlar Listesi) adlı oyunu yenilerde sahnelenmeye başladı. Neyin nesiymiş bu yazar derseniz, bu oyun da bir seçenek olabilir.


Özgün Adı: In a Forest, Dark and Deep
Yazan: Neil LaBute
Çeviren: Haluk Bilginer
Yöneten: Ali Altuğ
Dekor/Kostüm: Barış Dinçel
Müzik: Tolga Çebi
Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
Oyuncular: Ayça Bingöl, Salih Bademci

1 Kasım 2015 Pazar

Şekerpare

Şekerpare, Şehir Tiyatroları Kağıthane Sahnesi, 29 Ekim 2015.


Seçim sonuçları: Algı, boyut, Kafka, Poe, insan ve saire... En iyisi 29 Ekim'de bizimkilerle gittiğimiz yeni oyunu yazayım.

Engin Alkan çok başka bir adam. Bu sefer de Yavuz Turgul'un yazdığı ve Atıf Yılmaz'ın çektiği 1983 yapımı Türk sineması klasiği Şekerpare'yi tiyatroya uyarlamış. Sadece oyunlaştırmamış bir de müziklemiş. Güzel bir iş çıkmış ortaya.
Şekerpare film afişi
Müzikal, Şehir Tiyatrolarının Kağıthane'deki Sadabad Sahnesi'nde. Kişi başı 12TL'lik biletlerimizi internetten aldım. Biraz geciktiğimden yan yana üç yer bulamasam da orada birleştik, sorun olmadı.
Şehir Tiyatroları Sahnesi'nde bir evlenme teklifi, 29 Ekim 2015.
Adınızı bilmiyoruz ama sizlere mutluluklar diliyoruz.
Salon çok doluydu. Dolu salonları görünce -bana ne oluyorsa- içimde bir hoşluk oluşuyor. Yerlerimize oturmuş oyunun başlamasını beklerken sahneye bir adam çıktı. Dedim ki 'Herhalde oyun bir anlatıcı ile başlıyor.' Ama öyle olmadı. Çıkan kişi bizim gibi izleyicilerden biriymiş ve kısa bir girizgah yapıp salonda oturmakta olan sevgilisi için "Sevgilim bir sanat aşığı, o yüzden buradan seslendim" dedi ve evlenme teklif etti. Hınca hınç dolu (600 civarı kişi) salonda alkış koptu tabii. Bu anlamlı 29 Ekim'de bize de hoş bir sürpriz oldu. Ardındansa oyun, çalgılar çengiler eşliğinde başladı.
Şekerpare, Şehir Tiyatroları Kağıthane Sahnesi, 29 Ekim 2015.



19. yüzyıl İstanbul'undayız. Halkı haraca bağlamış olan Komiser Ziver'in karakoluna tayin olan saftirik Bekçi Cumali, Galata'nın genelevindeki güzellik Şekerpare'ye aşık olur. Ziver ise evde de rahat durmamaktadır ve evlatlığını hamile bırakmıştır. Durumu haliyle karısına ve baldızına anlatamayan Ziver, Cumali'yi türlü oyunlarla evlatlığına yamamaya ve böylelikle kendini aklamaya çalışacaktır. Fakat her şeyden haberi olan genelev sahibi Letafet ve hayli yetenekli kızları Cumali'yi de yanlarına alarak Ziver'e bir oyun oynar.
Şekerpare, Şehir Tiyatroları Kağıthane Sahnesi, 29 Ekim 2015. Hurşit ile Ziver didişirken.
Müzikler bir harika, bu kadar mı güzel oturtulur oyuna. Dönemin longa, sirto ve zeybekleri kullanılmış; hepsi bildik ezgiler. Bunların üzerine sözleri de Engin Alkan yazmış. Oyuncuların çoğu belli ki müzikal oyuncuları. Sesler bir harikaydı. 

Kostümler ve koreografi hoşuma gitti. Dekor tasarımını pek tutmadım. Dönen platformla yakalanan hareket tamam ama genelinde zayıf kalmıştı dekor. Danslar güzeldi. Engin Alkan, ne güzel dans ediyorsun ya! 10 parmağında 10 marifet... Yazıyor, yönetiyor, oynuyor, dans ediyor, şarkı söylüyor. Bir de genelevdeki kızlardan Safinaz'ın dansları çok iyiydi. 
Şekerpare, Şehir Tiyatroları Kağıthane Sahnesi, 29 Ekim 2015.
Alkan, oyun kitapçığında bu oyunu ele alma nedenlerini anlatırken şöyle demiş: "... Mizaha ihtiyacım var: Şu hayatta yalnız olmadığımı, tüm farklılıklarımıza rağmen diğerleriyle canımızın aynı yerlerinden acıdığını görmeye ve göstermeye ihtiyacım var. Korkularımı paylaşmaya, öfkemi sağaltmaya, toplumsal şizofreninin yarattığı heyelandan kurtulmak için, ait olduğum kültürün köklerine sımsıkı tutunmaya ihtiyacım var..." Helal olsun, mükemmel özet. Öfkemizi sağaltmalıyız, çok doğru!

Bu tarz müzikal komediler, bence toplumun tüm kesimlerince beğeniliyor. Zaten salonda her kesimden insanı görmek mümkündü ve bu çok hoştu. 
Şekerpare, Şehir Tiyatroları Kağıthane Sahnesi, 29 Ekim 2015.
Oyun uzun, 23:40'ta bitti: 2 perde - 3 saat. Eğlence sabit ama içeriğini çok da hopbidi sanmayın. Günümüze çok yerinde göndermeler yapılıyor. 19. yüzyılda geçse de içerik çok berrak ve yakın gelecek size.

Oyundan hoşuma giden replikler:
"Hurşit!" (Komiser Ziver'in haraçlarını toplattığı yardımcısının adı bile gülmeme yetiyor. Gerçi ben Hurşit Yenigün ve arkadaşları ile gemide çektikleri klibe de çok gülerdim.)
"Oruvaar! (Au revoir-Fransızcada 'görüşmek üzere' anlamına gelir) Alı var moru var!"
"Point yap" (Buna çok güldüm: Komiser Ziver, Hurşit'in kendisinden gizli botunun altına sakladığı haraç paralarını çıkarmak için davranır. Var gücüyle çekiştirir ama bot bir türlü çıkmaz. Sonunda Hurşit'e 'point yap' der. Yani botun kolay çıkması için ayak parmaklarını ileriye doğru -point aynı zamanda pilates prensiplerinden biri- birleştirmesini ister.)
"Benim adım Letafet, tepem atarsa olurum bir felaket!"
"Eseye vu (Essayez vous-Fransızcada 'oturun' anlamına gelir) Ha?! Kime vu?"
"Haşin erkek sesi yatağında tiz kadın sesi..."
"Biraz nüktedan olur musun lütfeeen!" (Ziver işine gelmediği zaman karşısındakini şaşırtmak için sık sık bunu kullanır.)
"Affet Letafet, sabret cenabet"
"Bi kahveyi bi ordu mu yapazaaaz"
"Bülbülüm kukurikum benim"
"Şikirparem benimm!" (Bekçi Cumali, sevgilisi Şekerpare'ye böyle seslenir.)

Bu müzikalin birçok ödüle koşacağına inanıyorum. Tek bir eleştiri: Güzelce basılmış olan tanıtım kitapçığında oyunun kısa özeti dışında her şey vardı.

Yazan: Yavuz Turgul
Uyarlayan/Reji/Şarkı Sözleri: Engin Alkan
Dramaturji: Sinem Özlek
Sahne Tasarımı: Bariş Dinçel
Kostüm Tasarımı: Duygu Türkekul
Işık Tasarımı: Cem Yilmazer
Müzik/Şef/Klavye: Burçak Çöllü
Koreografi: Senem Oluz
Ses: Metin Küçükyilmaz
Oyuncular: Ziver: Engin Alkan - Cumali: Uğur Dilbaz - Şekerpare: Dolunay Pircioğlu - Hurşit: Aybar Taştekin - Letafet: Tanju Tuncel/Nurdan Gür - Afet: Pervin Bağdat - Peyker/1.Nöbetçi: Zeynep Göktay Dilbaz - Mahmure/3.Nöbetçi: Zeynep Çelik Küreş - Handune: Yeşim Mazıcıoğlu - Galatalı: Ümit Bülent Dinçer - Safinaz: Yağmur Damcıoğlu - Gülnihal: Aslı Menaz - Nevcihan/2.Nöbetçi: Berfu Aydoğan - Nazır Efendi: Cem Baza - Balıkçı/Müştak/Kınalı Yapıncak: Cafer Alpsolay - Terzi/Yüzen Takunya: Volkan Öztürk/Onur Demircan - Şerbetçi/Bedri/Sarı Sansar: Çağlar Ozan Aksu - Peynirci/Polis: Ercan Demirhan - Manav/Polis: Emre Çağrı Akbaba
Prömiyer: 25 Mart 2015, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İstanbul.